Endüstri 4.0 Dijital Dönüşüm Derneği Başkanımız Ahmet Kaya’nın Ekonomi Gazetesinde yayınlanan söyleşisi:
Doğru yön verilmiş desteklerin firmaları uçuracağını söyleyen Endüstri 4.0 Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı Ahmet Kaya, Sanayi gazetesinin sorularına yanıt verdi. Pandemi süreciyle birlikte hızlanan dijital dönüşüm sürecini değerlendiren Ahmet Kaya, Türkiye’nin bu noktadaki durumuna ve ihtiyaçlarına vurgu yaptı. Türkiye’nin ortalama Endüstri 3.0’ların altında bir seviyede olduğunu ve bazı firmalarda otomasyon sisteminin dahi bulunmadığını söyleyen Kaya, “Firmalarımızın dijital dönüşüme entegre olması için sermaye sıkıntılarının ortadan kaldırılması gerekir” diye konuştu. Kaya, Türkiye’nin üretimde kaçıncı derecede olduğunu ise şöyle yorumladı: “Açıkçası 4.0 bizlerin hedefi ve dünyada tamamıyla 4.0’a geçmiş ülke yok. Ciddi çalışmalar yapılıyor. Almanya Endüstri 4.0’a yakın bir ülke, ama tüm fabrikalarıyla dahil oldu diyemeyiz. Türkiye’de ise maalesef hala otomasyon sistemi olmayan işletmeler var. Otomasyon da zaten Endüstri 3.0 olduğu için, ortalamaya baktığımızda 3.0’ın altında olduğumuzu söylersek doğru olur.”
AKIL TERİYLE ÜRETİM
Türkiye’ye kritik alanlarda dijital yol haritası çizilmesi gerektiğini vurgulayan Ahmet Kaya, devletin güçlü teşvikler verdiğini, fakat bu teşviklerin kontrol ve revizyon ile sürekli kılınması gerektiğini, “Devletimiz destek verip geri durmamalı. Destek dinamik olmalı, firma ihtiyaç duyduğu an aktif olmalı. Desteğin tipini ve yönünü değiştirerek de revize edilmeli” kelimeleriyle ifade etti. Dernek olarak bu alanda yaptıkları çalışmalara ışık tutan Kaya, “Türkiye’nin dijitalleşme alanındaki çalışmaları 2000’li yıllara kadar dayanıyor. Biliyorsunuz 1999-2000’lerde internetin geniş bant ağının yaygınlaşması, çeşitli e-devlet çalışmaları, MERNİS, e-vatandaşlık gibi işlemler, dijitalleşme çalışmalarımızın başlangıcı olarak kabul edilebilir. Biz bu derneği 2016’da kurarken, Türkiye’nin kırılma noktalarında gelişmeler kat edebilirse dünyada lider konuma gelebileceği tezi üzerinde durduk. Nanoteknoloji, yapay zeka, endüstri 4.0, elektrikli otomobil gibi farklı alanlar bunlar. Türkiye üreten bir ülke olmak zorunda; alın ve akıl teri ile üretmek zorunda olduğumuzu düşündük” diye konuştu.
BU SÜRATE UYUM ŞART
İletişim teknolojilerinin sanayide yeniden yorumlandığını anlatan Kaya, “Endüstri 1.0’da mekanik mühendisliği ve buhar gücü devredeyken, 2.0’da elektrik mühendisliği, bant ve otomobil üretimleri var. 3.0’da ise elektronik mühendisliği, fabrikaların kurulması, otomasyon öne çıkıyor. Sanayi 4.0’da ise yazılım mühendisliği ve yazılım teknolojileri önde. Yazılım ve bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, sanayideki üretim biçimlerini de doğrudan etkiliyor. Bizim yeni dönüşümde yer almamız şart. İyi haberimiz; Türkiye’nin genç ve eğitimli nüfusunun oluşudur. Akli beceriye, enerji potansiyeline ve entelektüel sermayeye sahibiz. Kötü haberimiz ise şu; eskiden değişimler 50-60 veya 100 yıllarda olurken, şimdi 15-20 yıllara düştü bu süre. Süratle bu değişime uymamız gerekiyor. Umutsuz değiliz, benzer atılımı cumhuriyet döneminde yaptık. Tüm devletler bize saldırmışken, halk fakirken sanayi kuruluşları kurduk. İnşallah 2023 ve 2053 yıllarında da sanayi anlamında ayağa kalkacağız” şeklinde konuştu.
“OTOMASYON SİSTEMİ GÖRÜRSENİZ…”
Türkiye’de sanayinin hangi “sıfır” içine dahil olduğuna dair değerlendirmede bulunan Kaya, “Açıkçası 4.0 bizlerin hedefi ve dünyada tamamıyla 4.0’a geçmiş ülke yok. Ciddi çalışmalar yapılıyor. Almanya Endüstri 4.0’a yakın bir ülke, ama tüm fabrikalarıyla dahil oldu diyemeyiz. Türkiye’de ise maalesef hala otomasyon sistemi olmayan işletmeler var. Otomasyon da zaten Endüstri 3.0 olduğu için, ortalamaya baktığımızda 3.0’ın altında olduğumuzu söylersek doğru olur. Bazı gıda, otomotiv yedek parça fabrikalarımızda ise seviye 3.5’un da üzerinde ve Almanya seviyesine yakın. Türkiye’yi genellemekten ziyade, konuyu üretim ve sanayi ölçeğinde değerlendirmek gerekir. Bir sanayi işletmesine gittiğiniz zaman otomasyon sistemlerini görürseniz, rahatlıkla Endüstri 3.0 döneminde olduğunu anlarsınız” açıklamalarını yaptı. Kaya, firmaların Endüstri 4.0’a geçişte bazı kısıtlamaların olduğunu belirterek, sermayeye erişim ve beceri engeline dikkat çekti.
KANTARDA AĞIRLIK “YANLIŞTA”
STK, devlet ve kurumlar olarak dönüşüm sürecinin nasıl koordine edilebileceği sorusuna “kavramlara bağlanmayı terk ederek” kafa yormak gerektiğini dile getiren Kaya, “Benim kullandığım bir cümle var; maalesef Türkiye’de insanlarımız kavramlara aşık. 4.0’mı yaparız, 5.0 mı, endüstri mi denmeli, sanayi mi? gibi konulara kafa yoruluyor. Türkiye’de şüphesiz doğru işler yapılıyor, ama daha da fazla yanlış işler yapılıyor. Temel çıkmazımız, sermaye kaynaklarımızın kıt oluşu. Çoğu sanayicimiz sermaye kısıtından dolayı başka noktaya geçemiyor. 4.0’da bilgi, iletişim ve yazılım teknolojileri çok yoğun kullanıldığı için, firmalarımıza şunu soruyoruz: “Sizin için en önemli üretim süreci nedir?” Fabrika yoksa simülasyonu, fabrika varsa ikiz fabrikası yapılıyor. Yani mevcut fabrikadaki üretimle, PC ortamındaki modeli arasında sürekli karşılaştırma yapılarak verim modeli bulunabilir.
Sipariş alınması lazım, hangi kanaldan alınıyor?” ifadelerine yer verdi.
BİR YATIRIN, İKİ DÖNSÜN
Herkesin pandemi döneminde e-ticarete yöneldiğini ifade eden Kaya, şöyle konuştu: “Sanayicilerimizin e-ticaret kanallarını açması lazım. Tedarikçi ağı ile bağlantı nasıl, buna bakmak lazım. Elektronik ortam kullanılabiliyor mu, üretim süreçleri nasıl bunlar önemli. Siparişin teslimi, gerekli ham maddenin stoklarda olup olmadığı, vardiyadaki işçilerin sayısı, hata sayısı nedir, önlenebiliyor mu, farklı müşteri ihtiyaçlarına göre makinelerin yerlerini değiştirip farklı komponentler ekleyerek üretim yapılabiliyor mu gibi soruların cevaplanabilmesi gerekir. Tekstilde çok iyiyiz bu konuda, modayla senkronize değişim mevcut. Diğer sektörlerimizin de uyması gerek. Dünya artık global köy, yurt dışına da ürün veriyorsunuz. Ülkelerin gümrük duvarlarına takılabiliyorsunuz. Bu sebeple ürünün kalitesini düzgün tanımlamak gerekiyor. Müşteri ihtiyaçlarına uygunluk önemli. Rusya’dan geri gelen domateslerimizi hatırlayalım, üstünde ilaç çıkmıştı. Küçük projelere, birden farklı sektörel deneyimi olan kişiler de eklenmeli. İş sadece üretim müdürüne bırakılmamalı. Danışmanlık alın, küçük bir proje yapın ve çapınızı yavaş yavaş genişletin.”
HIZLANDIRILMIŞ SÜREÇ
Teknolojilerin yenilendiğini ve bunun her sektöre uyarlanabileceğini ifade eden Kaya, “Pandemiden dolayı eğitimi online yapıyoruz, ama bu önceden de vardı. Ne oldu? Herkes bilgisayar, cep telefonu, tablet aldı evde kaldığı sürede yaşamdan kopmamak adına. Türkler olarak gerekirse kendimizden kesiyoruz ve çocuklarımızın eğitimini birinci sıraya alıyoruz. Mecburen dijitalleşildi.
Gönül isterdi ki kısa zamana sıkıştırmadan, öncesinde bir dijital eğitim, dijital tarım, dijital su, dijital sağlık politikası üretilseydi. Zaten bu politikalar en ufak birimden; aile sağlık merkezlerinden yoğun bakım ünitelerine kadar getirildiği zaman, otomatikman Endüstri 4.0’a dahil olunuyor. 4.0’la hedeflenen, günümüz teknolojilerine adapte olup, bunlarla yeni teknolojiler ve inovasyonlar yaratabilme kapasitesidir. Her sektörde uygulayabiliriz bunu” dedi.
HER ŞEY “BİRBİRİNE” BAĞLI
Ahmet Kaya Endüstri 4.0’ı oluşturan bileşenlere, son olarak şöyle parantez açtı: “Connecting everything” kavramı, yani “her şeyin birbirine bağlı olması” durumu yeni dönem sanayisinde belirleyici bir rol oynayacak. Ayrıca, sanayinin dijitalleşmesinin ciddi bir altyapı yatırımı gerekli. İçerisinde eğitim merkezlerinin ve teknolojik yapıların bulunacağı bir kompleksin dönüşüm için önemli bir yatırım olacağını düşünmekteyim.”
Türkiye’nin planlı sanayi alanları OSB’lerde üretim yapan firmaların büyük çoğunluğu, döviz kurlarının ve ham madde, ara malı, enerji gibi girdi maliyetlerinin yatırım kararlarını olumsuz etkilediğini düşünüyor. Firmaların tamamına yakını, ilk yatırım yeri olarak OSB’leri tercih ediyor. Bürokratik işlemler, teşvik mevzuatının sık sık değişmesi firmaları olumsuz etkilerken; firmaların yarısından çoğu finansman metodu olarak öz kaynaklarını kullanıyor.